Not: Bu yazıyı, Xabi Alonso'nun Real Madrid'e imzâ attığı süreçten üç hafta öncesinde kaleme almaya başladım ve 20 Haziran târihinde Xabi'nin kulüpteki üçüncü haftasında tamamladım. Dolayısıyla yazının ilk satırlarında sıkça "Ancelotti Real Madrid'ine" dâir referanslar, saptamalar yer almaktadır. Özetle yazı, Ancelotti'nin son Xabi'nin ise ilk haftalarını kapsayan süreçte son hâline kavuşmuştur.
GİRİŞ
Arda Güler Türk futbolunun gözbebeği. 2023 yazında Real Madrid'e transfer olmasıyla birlikte kendisine karşı duyulan beklentiyi domestik boyuttan evrensel boyuta taşıdı. Sâdece Türk futbolseverler değil dünya futbolseverleri de Arda'dan çok şey bekliyor ve gelişimini heyecânla tâkip ediyor. Arda, evrensel bir potansiyele ve yıldız ışığına sâhip. Elbette, futbolun en estetik mevkisine mensup olması da bu heyecânı perçinleyen faktörlerden birisi... Genç oyuncuların gelişiminde dakika alma-süre bulma şansı en kilit belirleyicidir. Arda'nın bu sezon Ancelotti'nin Real Madrid'inde bulduğu kısıtlı süre, Türk futbolseverlerin nezdinde büyük bir infial yarattı. Okumakta olduğunuz yazı; Arda Güler'in mevcut sezon bilançosu, Ancelotti-Arda tarafları arasındaki süre bulma mevzusuna yöneltilen bakış açılarına eleştiriler, Arda'nın Ancelotti sistemindeki yeri ve buna bağlı olarak süre alma oranı, Arda'nın gelecekte evrilebileceği profiller ve pozsiyonel dönüşümler, en nihâyetinde ise Arda'nın kariyer planlaması için nasıl bir yol çizmesi gerektiğine dâir görüşler içerecek.
I. BÖLÜM: BASMAKALIP YORUMLARA KARŞI SAHİCİ BİR ELEŞTİRİ
Arda'nın bu sezon az süre bulmasını taktiksel görüşler ekseninde ele alan futbolseverlere derin bir saygı duyuyorum fakat Arda'nın güncel sezonunu, "biraz daha pişmeli" minvalindeki görüşlerle ele almak koca bir saçmalıktan ibâret. Bir şeyi çok fazla ısıya mâruz bırakırsanız o artık bir pişirme değil yakma işlemine dönüşür. Arda Güler'in futbol potansiyeli yakarak ziyan edilemeyecek kadar değerli... Arda, temel fundamental olarak yeterince pişti, sâdece biraz daha yoğun bir deneyim sirkülasyonuna ihtiyâcı var. Arda, bu seviyelerin oyuncusu. O, Madrid seviyesini fazlasıyla hak etti. Meslek hayatınızda gelişim emekli olduğunuz günde, kişisel yaşantınızda ise ebedî uykunuza yattığınız günde sonlanır. Elbette Arda'nın da geliştirmesi gereken yönleri mevcut ama bu gelişim mevzusunu yukarıda belirttiğim içi boş-fikirsiz temellerle ele almamak gerekiyor. Biraz agresif kabul edilebilecek bir başlangıç yaptığım yazımın kalan kısmı çok daha sakin ve saha içi eksenli tespitlerle devâm edecek.
II. BÖLÜM: ANCELOTTİ-ARDA BİLANÇOSUNA OBJEKTİF BİR YAKLAŞIM
Biraz önce de belirttiğim üzere Arda, bu seviyelerin, Madrid seviyesinin oyuncusu ama Arda, Ancelotti Madrid'inde yalnızca anların/sekansların oyuncusu olabilir başka bir deyişle kısa süreli bir "rol oyuncusu" olabilir. Misâl oyunun, teknik gereksinime ihtiyâç duyup tıkandığı ânlarda ya da Real Madrid'in sahadaki iq'su maçın kritik virajını sağ-sâlim almaya elvermediği sınavlarda vb. Real Madrid şimdilik, Arda'nın süreğen-sürece yayılacak şekilde- etkin faktör üstlenebileceği bir takım değil. O, Madrid seviyesinin aşağısında değil fakat Ancelotti'nin direksiyonda olduğu bir Madrid'in oyun dinamiklerine esaslı bir paradigma sunabilecek bir oyuncu da değil. Büyük pragmatist Carlo Ancelotti, çok fizikal bir takım kurdu. Tekniğe yani inceliğe salt "ânlarda"- sekanslarda- ihtiyaç duyuyor ana kolon: "Katı bir fizikalite." Madrid'in ana skor kozları Vinicius, Mbappe ve Rodrygo bile atletizm temelli fizikalitesi yüksek oyuncular. Real Madrid'in mevcut sistemde Arda'ya ya da 10 yaş gençleştirilmiş bir Modric'e öncelikli olarak ihtiyâcı yok. Çünkü Real Madrid oyunu inceliğe-tekniğe büyük oranda kapalı, zorba ve dayatıcı bir oyun. Real Madrid; Kroos, Modric, Arda Güler gibi isimlere ihtiyaç duyuyor ama bu ihtiyaç yalnızca sekanslarda "ânlarda" ortaya çıkıyor (Modric ve Kroos isimlerine özel bir parantez açmam gerekiyor, iki oyuncu da Madrid orta sahasının Casemiro ile birlikte yıllarca omurgasını oluşturmuştur fakat Ancelotti'nin bu sezon özelindeki oyun anlayışına değindiğim için Kroos ve Modric'i kapsayan cümlelerim, bu iki oyuncunun tüm Real Madrid kariyerine mâl edilmemelidir. Bilhassa Modric destansı kariyeri boyunca elit seviye teknik ve vizyoner donanımının yanında üst düzey topsuz oyun katkısı da sunan bir oyuncu olmuştur. Bahsettiğim esas unsur Ancelotti'nin bu sene özelinde merkez oyuncularının boyu, atletizmi, oyun profili eksenindeki tercihleridir.)
Madrid oyununun ana paradigması, "hücumcu bir fizikalite." Arda Güler profilindeki isimler Madrid'in bu sezonki oyun sisteminde minimal bir öneme sâhip. Ancelotti böyle düşünüyor. Ancelotti için Arda prototipindeki oyuncular bu sezon özelinde bir "acil çıkış çekici." Yinelemekte fayda var, Real Madrid oyununun ana temeli: Katı ve hücuma yatkın fiziksellik. Ancelotti oyunun incelikli işlerine, tekniğe yalnızca belli başlı anlarda ihtiyaç duyuyor bir başka deyişle tamamen vizyoner yapıda bir oyuncudan ziyâde üst düzey fizikalite ve topsuz oyun katkısı sunan ve bununla birlikte ortalama üstü bir tekniğe sâhip olan oyuncuları tercih ediyor bu sebeple Arda, Madrid için bir sekans/ân oyuncusu olmaktan öteye gidemiyor. Bu sebeple Arda, 2023 yazı-2025 yazı aralığında kulüp kariyerinde futbol oynamadı, yalnızca "anları" oynadı. Ancelotti'ye duygusal düşünüp sitem edebiliriz ama İtalyan teknik adam, tamamıyla haksız değil. Öfke duymak yersiz. Futbol, bir seçimler oyunudur. Seçimlerin merkezinde de normal şartlarda teknik adamlar yer alır. Arda'nın oyuna sonradan dâhil olup önemli işlere imzâ attığı maçları anımsayıp yukarıdaki cümlelerime cevâben "Ama Arda'ya ihtiyaç var, misâl 'X' maçında sonradan girip şunları yapmıştı?" Diye düşünen futbolseverler bu sorusuyla benim yazı boyunca ifâde ettiğim görüşlerimi haklı çıkarmış olacaklardır... Arda'nın oyuna sonradan girdiği ânlarda maç çözmesi onun Madrid'teki rolünü açık bir şekilde gösteriyor. Ancelotti Madrid'inin Arda'ya biçtiği misyon maalesef bu. Elbette daha fazla süre almasını Türk futbolseverler olarak fazlasıyla arzuluyoruz ama Arda, Ancelotti'nin oyununda kısa süreli bir game-changer'dan başka bir şey değil. Ancelotti için Bellingham, Tchouameni, Valverde "game"in yani oyunun ta kendisiyken Arda bu oyun çarkının dişlileri arasında bir sorun olduğunda, beklenenin dışında bir durum oluştuğunda devreye girecek bir "game-changer." Valverde, Bellingham, Tchouameni, Camavigna gibi oyuncular usta başı Ancelotti'nin, Real Madrid futbol fabrikasının normal koşullarındaki dâimi işçileri ama Arda Güler bu fabrikanın normalin dışında bir durum geliştiğinde, her zamanki planın aksaklığa uğradığı ânlarda başvurduğu bir bakımcı, onarım personeli... Tamir edilen hiçbir şey artık o eski şey değildir. Misal tamir edilen bir saat artık değişmiştir. İlk satın aldığınız ya da size ilk hediye edilen hâliyle var olan bir saat değildir artık o. Pek çok şeyi aynı kalsa bile kordonu, camı, pimi, zembereği, kadranı yahut balans çarkı değişen bir saat artık kolunuza, tamire götürmeden önce taktığınız saat değildir, daha iyi performans sunacak olsa bile ilk temel donanımı değişikliğe uğramıştır, ruhu deforme edilmiştir. Arda, Madrid'in katı fizikalite temelli oyununun arıza vermesi sonucunda bu oyuna dâhil olduğu anlarda o oyunu tamir ediyor, değiştiriyor, onu olumlu yönde bozuyor-ilk hâlinden uzaklaştırıyor, ona vizyon, incelik ve estetik katıyor.
Modern oyun, topsuz oyun vizyonerleriyle dolu. Arda Güler, Mastantuono gibi oyununu teknik eksende icrâ eden yetenekli ofansif merkez oyuncuları, modern oyunun süper-komple sıradanları arasında var olma savaşı verecek. Teknik kapasiteye her zaman ihtiyâç var. Hiçbir şey için olmasa bile gözlerin pasını silmek için var... Ama artık teknik oyuncular, oyununa, hep "+1" meziyet eklemek zorundalar. Yoksa günümüz futbolunda kaleciler hâriç 20 adet topsuz oyunda zeki ve sâdece koşan adamı izleyeceğiz.
III.BÖLÜM: ARDA'NIN ÇOK MUHTEMEL POZİSYONEL DÖNÜŞÜMÜ
Arda Güler, an itibarıyla modern bir on numara. Fakat on numaraların profilleri bilhassa oyunun teknik tarafında çok yönlü bir karakteristik sergilediği için pozisyonel dönüşüm kavramı, on numaralar için kuvvetle muhtemel bir kimlik kazanmaktadır. Arda'nın mevcut pozisyonu olan on numarada devâm etmesi için modern futbolda her geçen gün rolü güncellenen on numara müessesesini tercih eden bir başka deyişle bu estetik pozisyona yaşam hakkı tanıyan bir teknik adamla karşılaşması gerekiyor. Xabi Alonso, modern incisi Wirtz'e duyduğu güveni Arda'ya da yansıtabilirse Arda mevcut pozisyonunda "daha yoğun ve sürekli ekstralar sunması" ön koşuluyla barınabilir. Modern oyun "diziliş kavramını" bile çoğu kez kağıt üstünde sınırlı kalan bir değere kavuşturdu, dizilişi sınırlandırdı. Bir A-4 kağıdı üzerinde yazan isimler köklü ama demode bir kural olarak kaldı. Artık diziliş ibâresi tek başına bir anlam ifade etmiyor takımlar bir maç içinde iki-üç hatta dört dizilişi birden uyguluyorlar; toplu oyun, topsuz oyun skorda önde olmak geride olmak gibi durumlar bu olgu üzerindeki en kilit faktörler. Mühim olan oyunun dinamiklerine göre takımın evrildiği form/biçim. Hâl böyle olunca kalecilerin bile sâdece topu tutmakla kaleyi müdafaa etmekle sınırlı kalmadığı günümüz futbolunda oyuncular da tek bir pozisyonla sınırlı kalmıyor, kendilerine atanan rolleri, bir misyon bilinciyle kuşanıp, vizyon ve temel fundamentalleri dâhilinde icrâ ediyorlar. Dizilişin bu denli oryantal olması sebebiyle bir oyuncu için "şudur demek, şu pozisyonun adamıdır demek" artık çok zor. Oyuncuların mevkileri, teknik adamların zihinlerinde şekilleniyor. Gerçeklik, futbolda da parçalanmış ve yoruma açık bir vaziyettedir. Gerçek kavramının bu parçalanmışlığından yani yoruma açık oluşundan en başta edebiyat ve resim sanatları nasibini almıştır, futbol da bu dönüştürücü etkiye 2010 sonrası dönemde fazlasıyla mâruz kalmıştır. Peki Arda, hangi pozisyonlara dönüşebilir/evrilebilir?
Merkez Orta Saha
Arda'nın merkez orta saha pozisyonunda; Modricvâri bir oyuncu olması için keskin bir eforculuğa, Iniestavâri bir merkez olması için koridor oyununu ve "koridorlararasılığı" çok kaliteli bir şekilde öğrenmesine ve anlık tek dokunuş tercihlerinde daha da ustalaşmasına, Xavi ayarında bir oyuncu olması için de derin bağlantıları daha sık kurup oyunun ileri merkez kısmında da varlığını koruyabilmesine ve dönen top paratoneri-ribaundçusu olmaya ihtiyacı var. Arda illa ki futbol târihinde bu pozisyonun en büyük ilham kaynaklarına benzemek zorunda değil belki bambaşka bir merkez orta saha profiline dönüşüp yıllar sonra kendisini "prototip bir oyuncu" hâline getirebilir. Merkez orta saha pozisyonunun çok ama çok kapsamlı olduğu asla unutulmamalıdır. Bir sekiz numara ama dengeli bir merkez mi ofansif bir merkez mi yani bir 8.5 mu yoksa derinlerde daha sık gezen yahut daha defansif bir karakter sergileyen 6.5-8 karışımı bir oyuncu mu? Bunu bize zaman gösterecek. Ayrıca Arda'nın iç koridoru domine edebilme potansiyelini de unutmamak gerekiyor. O, iç koridoru fiziksel toleransı ve dar alan driplingini geliştirdiği takdirde bâriz bir şekilde domine edebilir. Arda'nın şimdiden elit olma potansiyeli taşıyan pasörlüğüne değinmiyorum bile. Arda, aynı zamanda iç koridorda görece statik bir pas istasyonu da olabilir ama günümüzün akışkan futbolunda statiklik kavramını dengeli icrâ etmeye dikkat etmesi gerekiyor. Türk futbolunun en komple merkezi Emre'nin de altyapı kariyerinde bir 10 numara olduğu düşünüldüğünde ve kariyerinin başında çift pres kozu olarak denendiği gerçeği de elde tutulduğunda Arda yakın zamanda daha derinde-geride bir pozisyonda kullanılırsa ve topsuz oyun vizyonunu da toplu oyun vizyonu kadar geliştirebilirse elbette Emre Belözoğlu'nu andıran teknik, vizyoner ve çift yönlü, komple bir merkeze dönüşebilir. Merkez orta saha başlığında adını andığım bu büyük oyuncular tüm efsâneviliklerine rağmen Arda kadar geniş bir özel yetenek repertuarına sahip değillerdi onlar kompleliği, vizyonları, teknikleri ve taktiksel uyum becerileri sâyesinde zirvede uzun süre kalıp büyük oyuncu olabildiler. Arda hepsinden daha yetenekli ama onu, "büyük bir oyuncu" olma sınavı bekliyor. Bu sınavda başarılı olmanın yolu da kalıcılığı sağlayıp oyun süresini artırıp vazgeçilmez bir opsiyon olmaktan geçiyor işte bu noktada yazının dördüncü ve şu anda okumakta olduğunuz kısmını teşkil eden mevkisel dönüşüm olgusu büyük bir önem arz ediyor. Sırada Arda'nın kanat pozisyonuna dönüşüm bilançosu var.
Kanat/Kenar hücumcusu
Modern oyun pek çok on numarayı diziliş üzerinde kanat pozisyonuna konumlandırmaya mahkûm etmiştir ve bu konumlanış sâdece kağıt üzerinde olmakla kalmamış kanat pozisyonunun ciddi disiplin temelli misyonlarını da on numaraların üstüne yüklemiştir. On numaraların birçoğu kanat pozisyonunda mevcut tekniklerinden sıkça yararlanmıştır fakat bu pozisyonun, atletizm ve topsuz oyun kısmında ciddi sorunlar yaşayarak as oyuncu olma statülerini yitirmişlerdir. Arda merkeze sıkça deplase olan bir on numaraya evrilebilir. Dar alandaki top sürme becerisinin ona verdiği rahatça adam eksiltebilme hüneri bu konuda Arda'nın en büyük yoldaşı olacaktır fakat bu hünerine kenar oyununda sürdürebilirlik kazandırabilmesi için fiziksel temas tolerasyonunun oldukça güçlü olması gerekiyor maalesef Arda, çıt kırıldım bir on numara olmamasına rağmen fiziksel oyuna yatkınlığına dâir bir ışığı henüz sunamadı. Üstelik dar alandaki driplinglerine kilit dripling niteliği kazandırabilmesi için top taşıyıcılığına bâriz bir delici sürat de eklemesi gerekiyor. Geçmişte, belirli aralıklarda durararak, hız grafiğini bir alçaltıp bir yükselterek tempo sihirbazlığı yaparak dar alanı domine eden çok sayıda oyuncu vardı fakat günümüz futbolu, bilhassa kanat pozisyonlarına evrilen oyuncuların geçmişteki bu formülü kullanmaları için uygun bir ortam sunmuyor. Fakat Arda; kendi profili için doğru bir teknik adam ile kuracağı taktiksel ortaklık ile iç koridoru paslarıyla besleyen, dar alanda etkili bir dripling kozu olan, yüksek vizyon ve teknik bileşeniyle sıkça denediği kilit paslarla rakibin savunma zincirini bozan bir kenar oyuncusuna evrilmiş kısmen statik bir on numara olmayı çok zor olsa da başarabilir.
Forvet Arkası
Arda Güler'in pozisyonel dönüşümü senaryolarında genç on numarayı mevcut pozisyonunun bir arkasına yani sekiz numaraya konumlandırdık, kanat pozisyonunda onu bekleyecek sürece değindik şimdi sırada Arda'yı mevcut pozisyonunun bir adım önüne konumlandırıp kaleye yaklaştırmak var. Forvet arkası maalesef ülkemizde derinlemesine ele alınmayan çok zengin bir hücum pozisyonu. Pek çok forvet arkası çeşidi var. Trequartista, enganche bu türün ilk akla gelenleridir. Arda, skor üretme özgüveni ve arzusu bakımından üst seviye bir oyuncu. Henüz kariyerinin başındayken bile "sonsuz kredisi olan" tecrübe âbidesi bir oyuncu edâsıyla oynuyordu. Genç olmasına rağmen bu yönüyle Arda'ya benzeyen bir tek Ryan Cherki'yi anımsıyorum. Wirtz bile Alman disiplini ve ölçülülüğünden fazlasıyla nasibini almış bir hücumcu. Forvet arkası, kanat ve on numara ile birlikte bireysel yetenek ve özgüvenin en çok talep edildiği pozisyondur. Arda mevcut şut setini biraz daha keskinleştirebilirse müthiş bir forvet arkasına dönüşebilir hiçbir zaman tam anlamıyla 9,5'laşmasa da en azından alışılagelmiş forvet arkası oyuncularından daha hareketli, gezgin bir oyuncu olabilir. Merkez orta saha pozisyonuna göre ağır kalan, oyunun topsuz oyun kısmında takımı için handikap oluşturabilme riski taşıyan Arda, forvet arkası pozisyonunda bu durumu terse çevirecektir. Çünkü târihe damga vurmuş; Del Piero, Totti, Alex, Baggio gibi forvet arkası oyuncuları Arda kadar mobilitesi (hareket kabiliyeti) yüksek oyuncular değillerdi. Üstelik târihte 10 numara zannedilme yanlışının kurbânı olan pek çok 9.5 numaranın yani skorerce forvetleşmiş, forvet arkası oyuncularının merkez hücumdan-santrfordan- forvet arkası pozisyonuna evrildiği düşünüldüğünde, Arda'nın saf bir on numara olarak bu pozisyonda rol alma ihtimâli beni oldukça heyecânlandırıyor. Çünkü bu durum sıkça görülen bir şey değil. On numaradan registalığa evrilen Pirlo gibi sıra dışı örnekler bulunsa da aslında akla çok mâkûl gelmesine rağmen on numaradan forvet arkası pozisyonuna evrilen oyuncular bir azınlık teşkil etmektedir. Taktiksel konumlanışlarında ve saha içi rol atamalarında forvet arkası kullanan takımlar azınlıkta. Genellikle gezgin on numaralar ve kanatlara deplase olan on numaralar tercih ediliyor. Saf-orijinal forvet arkası oyuncularına çoğunlukla 3'lü dizilen takımlarda rastlayabiliyoruz. Dolayısıyla Arda'nın bu pozisyona evrilme ihtimâlinde, tıpkı daha önce değindiğim pozisyonlarda olduğu gibi "teknik adam ve mensûbu olduğu takımın genel kadro rotasyonu" çok büyük önem taşıyor.
Regista
Registalara saygım büyüktür ve regista kavramı, futbolu güzelleştiren bir şeydir ama Arda gibi ortalama seviyede bizâtihi skor üretme kabiliyeti ve ortalama üstü düzeyde hazırlayıcı skorculuk potansiyeli taşıyan bir oyuncunun asla registaya dönüşmesini arzu etmem. Pirlo orijin olarak bir on numaraydı ama tüm klasına, zekâsına rağmen skor üretme hususunda kısır bir oyuncuydu dolayısıyla süreç içinde orta saha pozisyonunun en arka kısmına mevzilendi ve dünyanın belki de en iyi pasör geri orta sahası oldu. "Defansif orta saha" demiyorum çünkü bir oyuncunun geride konumlanıyor olması onu defansif kılmaz. Misâl Casemiro ve Pirlo taktik tahtasında aynı bölgeye konumlanıyorlardı ama bu iki oyuncunun saha içi misyonu, takımlarına kattıkları, teknik direktörlerinin onlardan talep ettiği şeyler siyah ile beyaz kadar farklıydı. Neyse laf lafı açıyor bu da başka bir yazının konusu olsun... Özetle aynı mahalleye dükkan açmış her esnaf aynı işi yapmak aynı ürünü sunmak mecbûriyetinde değildir... Arda'ya geri dönelim, Arda elbette bir registaya evrilebilir Hakan da bu rolü Inter kariyerinde pek çok maçta üstlendi ama bu rol için de eser miktarda fizikselliğe ve tackles eğilimine sâhip olmak gerekiyor. Ayrıca topsuz koşularla hat kırmak da bir başka temel gereksinim. Arda hatları ayağından çıkaracağı paslar sâyesinde kolayca kırabilir ama topsuz oyunda bunu başarması pek kolay olmayacaktır. Yine de Arda'nın üst düzey futbol vizyonunu hesaba katınca kendimi, Arda'nın bu oyun karakteristiğini de öğrenebileceği hususunda iknâ edebiliyorum çünkü Arda gibi oyuncular için fizikaliteyle ilgili hususlar dışında imkânsız sayılabilecek çok az şey var. Ama yine de registaya dönüşmek Arda için en son tercih olmalı. Çünkü oyunun net skor üretme kısmında ciddi anlamda tükenmiş teknik orta sahalar bu pozisyona evriliyor bir başka deyişle modern futbol içinde bu pozisyonda var olma şansı buluyor.
IV. BÖLÜM: YA SONRA?
On numaralar en nârin oyunculardır. Onları modernleşen oyunda sağ tutmak gün geçtikçe güçleşiyor. Onlar topsuz oyun vizyonerlerine ve atletlerine karşı ciddi bir "varoluş savaşımı" veriyorlar (evet bir savaşım! Çünkü artık bu bir mücadele değil çünkü bir on numara sahadaysa bir orta ofans sahadaysa bir eforcu-fizikal oyuncu, kulübede inzivâ etmek zorunda kalıyor). Peki yukarıdaki satırlarda derinlemesine ele aldığım olası pozisyonel dönüşüm ihtimâline değindiğimiz Arda'nın an itibarıyla hâlen bir on numara olduğunu göz önünde bulundurursak genç yıldız kendisine nasıl bir yol çizebilir?
1-) Xabi Dönemi Real Madrid
V.BÖLÜM: TEŞEKKÜR
Xabi, oyununda Arda minvalindeki oyuncuları kullanmayı seviyor. O da Ancelotti gibi fizikalite ile tekniğin sentezine önem veren bir teknik adam ama Carlo'nun son dönemlerinden farklı olarak oyunun teknik ile çözümlenecek sekanslarından kaçınmayan "inceliklere tahammülü olan" bir antrenör. Bana göre Arda'nın süreleri, Xabi Alonso döneminde artacaktır fakat Arda'nın yine de on numara pozisyonunda kullanılacağını düşünmüyorum. Arda bir pozisyonel orijin direnişi örneği gösterecekse başka bir adrese yönelmeli ya da pozisyonel dönüşümünün ilk dönemeciyle yüzleşme kararı alacaksa mevcut adresinde yola devâm etmeli.
2-) Serie A Pek çok futbolsever arasında Serie A, 90'lı yıllardaki ve 2000'lerin başındaki "aşırı temaslı-kazma/cellat stoperlerin olduğu bir lig" algısından kurtulamadı. Serie A'nın topsuz oyun kısmı günümüzde artık eskisi kadar ilkel ve gaddar değil. İtalya'da futbol, eski barbarlığından çok uzakta. Stoperlerin bile büyük çoğunluğu sete rahatlıkla oturan savunmacılardan seçiliyor. Yeni bir kadro yapılanmasına gidecek olan Juventus, Arda için doğru bir tercih olabilir. Ayrıca Simone Inzaghi sonrasında bilhassa merkez rotasyonunda-Hakan, Barella, Mkhitaryan- en az 1 değişiklik beklediğim Inter de Arda için doğru bir adres olabilir.
3-) Bundesliga Arda şu anda dünyanın en prestijli kulübünde forma giyiyor. Borussia Dortmund, Bayer Leverkusen gibi kulüpler Madrid ile kıyaslandığında bir istasyon olarak kariyer düşüşü sayılabilir ama Arda henüz Real Madrid'in sürerlik kazanmış bir oyuncusu olamadı. O bir sekans çilingiri konumunda. Hücumda aksayan kısımları tamir eden klas oyuncu işlevini üstleniyor dolayısıyla baş rol oynayabileceği bir kulübe gitmesinin, Xabi ile 1 sezon geçirdikten sonra en doğru karar olduğu kanaatindeyim ve lig bazında Bundesliga'yı Arda'nın sonraki durağı için çok mâkûl görüyorum. Bundesliga zengin ve dinamik oyun çeşitlerinin, sadece merkez ve hücum ile değil bilhassa defans ile koordine set oyununun en girift ve en titiz işlendiği-kurgulandığı ligler arasında bulunuyor. Borussia Dortmund, Bayer Leverkusen gibi tercihler Arda için ideal. Bayern Münih tercihinin ise Musiala faktörü sebebiyle Arda'ya orijininden çok şey kaybettireceğini düşünüyorum.
4-) İngiltere Premier Ligi Arda istese de vitrin ışıklarından uzak bir yerde futbol oynayamaz. Çünkü pek çok futbol devi hâlen onun gelişimini mercek altına alıyor. EPL ise günümüz futbolunda La Liga ile birlikte en ışıltılı lig konumunda. Arda, EPL'de Newcastle United, Aston Villa gibi "pozitif futbol oynayan bir takımla" yollarını kesiştirirse bu onun kariyeri için olumlu bir tercih olabilir. Bilhassa Aston Villa çok etkili bir merkez oyununa sâhip ve bunun semeresini bu sene Avrupa'da fazlasıyla topladılar. Akışkan bir oyun oynuyorlar. Hücum ve çözüm odaklılar. Emery-Arda iş birliği ortaya güzel sonuçlar çıkarabilir. Keza Newcastle da bu sene oldukça iyi bir grafik sergiledi ama Arda için Newcastle riskli bir tercih olur çünkü Newcastle merkezinin en ofansif rol üstlenen oyuncusu Joelinton, santrfordan, 8 numaraya evrildi ve Newcastle kadrosunun Isak ile birlikte en kilit sistem taşı durumunda. Arda-Newcastle ortaklığında genç yıldıza kanat yolu görünebilir ama önceki satırlarımda da belirttiğim üzere dizilişler, günümüz futbolunda kâğıt üstünde yazılanlardan ibârettir. Taktik tahtasında kanat mevkiine konumlanan bir oyuncu saha içi misyonuyla sıkça merkeze kayabilir. Tüm iş teknik adamın zihninde gezinenlerden ibârettir.
5-) PSG PSG'nin şu ânda Arda profilinde bir oyuncuya çok yoğun bir gereksinimi yok. Mbappe'den büyük olma sınavını geçip bu sene Enrique önderliğinde UCL zaferi kazanan Paris ekibi, Vitinha-Neves-F.Ruiz-Zaire Emery gibi çok zengin ve taktiksel çeşitlemelere olanak sağlayan bir orta saha rotasyonuna sahip ve oyuncularından topla yaptıklarından ziyâde topsuz oyunda çok yoğun beklentileri tatmin etmesini arzulayan bir oyun felsefeleri var. Fabian Ruiz'in 29 yaşına geldiği ve Enrique'nin ise önceki kariyerinde, geçiş oyununda bâriz teknik kramponlara tutku derecesinde bağlılığı düşünüldüğünde Arda-PSG ortaklığına dâir birtakım şablonlar zihnime hücum ediyor. Fakat bu ihtimâlde de yazımın "pozisyonel dönüşüm" kısmında değindiğim ana maddelerden olan "merkez orta sahaya" evrilme gibi bir zorunlu yol ve bu dönüşüm yolunun talep ettiği zorunluluklar Arda'yı bekleyebilir.
V.BÖLÜM: TEŞEKKÜR
Bu yazıyı yayımlamak yazı takvimimde öncelikli bir yere sâhip değildi fakat sosyal medya vâsıtasıyla saygı ve sevgi eksenli çok özel bir gönül bağı ve muhâbbet inşâ ettiğim, sıkı Fenerbahçeli "Hüseyin Umut Ağabey'imin" ricâsı üzerine bu yazıyı yazma sürecimi hızlandırdım. Kıymetli ağabeyimin bu süreçte beni motive etmesinden dolayı ona samimi bir teşekkür borçluyum. O, bende bu yazının ilk fikir ateşini oluşturmasaydı böyle bir yazı ortaya çıkmayacaktı. Bu yazının esas strüktürü, avangardı ve kahramanı çok değerli Hüseyin Umut Ağabey'imdir. Bâzen Gonçarov'un efsânevi roman karakteri Oblomov'u sıkça andıran bir yapıya bürünüyorum. Ertelemek ve dakik olamamak gibi belli başlı alışkanlıklarım var ama söz konusu olan çok kıymetli bir ağabeyimin ricâsı olunca kendime karşı direndim ve sezon boyunca Arda'ya dâir aldığım notları yeniden gözden geçirip son ilâveleri de yaparak bu detaylı yazıyı tamamladım. Umarım okuyan herkesin keyif almaktan ziyâde ufkunun açıldığı bir yazı olur. Ben bir futbol otoritesi değilim. Yazdıklarım kural niteliği taşımıyor ama futbola çocukluk dönemimden itibâren düşünsel bir şekilde yaklaşan, literatür tarayan ve taktiksel kısım başta olmak üzere târihî ve kültürel yönü merkeze alan-harmanlayan bir futbolsever olarak kendime ve fikirlerime güveniyorum. Çünkü futbola dâir görüşlerim, bir temele dayanıyor. Görüşlerim, kural değiller ama kaliteli olmak için üzerlerine çok emek harcandı. Kıpırdattığım/oynattığım kalemin, sarf ettiğim cümlelerin bu sporu seven insanlar için bilhassa futbolun taktiğine merâk duyan futbolseverler için faydalı olması, bir şeylere değmesi en büyük temennimdir. Yolun açık olsun Arda, senin daha çok süre almaya, Türk futbolunun ise sana çok ihtiyâcı var...
Sonuna kadar keyifli okudum çok güzel bir yazı olmuş özellikle pozisyon dönüşümü kısmındaki taktiksel vurgular enfes kaleminize sağlık.
YanıtlaSilNokta atışı ve müthiş derinlikli tespitler, beğenerek okudum. Blogu lütfen daha aktif kullanın yazılarınız ufuk açıyor.
YanıtlaSilYazınızı çok beğendim ve X uygulaması sayesinde bu yazınıza rastladım. Futbola dair kitap önerileri içeren bir yazı paylaşabilir misiniz. Sizin tavsiyeleriniz benim için son derece önemli.
YanıtlaSil