TESÂDÜFE KARŞI SCOUTİNG

    
    Fenerbahçe, 2018'deki başkanlık değişimini takip eden süreçte sportif anlamda prestijine yakışır başarılara ulaşamasa da Türk futbolunda daha önce benzerine rastlanmamış bir sürekliliği sağladı. Fenerbahçe bilhassa, Vitor Pereira'nın 2. döneminden itibâren müthiş bir transfer stratejisi anlayışına kavuştu, bu stratejiyi kadro planlamasıyla girift bir şekilde gerçekleştiremese de satış potansiyeli olan oyuncuları alıp, keşfedip ve onlardan verim sağlayıp daha sonra zarar etmeden satıp, kulübe düzenli bir bonservis akışı işleyişini sarsılmaz bir operasyonellikle gerçekleştirdi. 
    Fenerbahçe'nin bu başarısı; kulübe kupa özelinde hiçbir başarı kazandıramayan fakat bir transfer felsefesi-stratejisi kazandıran, futbol aklının taktiksel çerçevesinde fark yaratamayan ama transfer piyasası ve kadro mühendisliğinde özel bir futbol adamı olduğunu ispatlayan Vitor Pereira sâyesinde kazanıldı.
    Vitor, vasat ve bazen de vasatın  altına sıkça temâyül eden bir teknik adamdı fakat futboldan ve futbolcunun finansal eksende dönüştürülmesi süreçlerinden çok iyi anlıyordu, o, bu konuda ustaydı. Şimdi Vitor'un Fenerbahçe'de gerçekleştirdiği titiz kadro mühendisliği sonucunda, kulübe mirâs bıraktığı transfer felsefesini, Portekizli teknik adamın Türkiye'deki iki dönemi özelinde ele alalım:

1. Vitor Dönemi
    Vitor Pereira'nın Fenerbahçe'deki ilk döneminde, Portekizliyi ego yönetimi bakımından zorlayacak bir süreç bekliyordu. İkinci döneminde gözlemlediğimiz, genç yahut net potansiyel odaklı bir bakış açısından ziyâde daha olmuş, gelişimini tamamlamış oyuncuları merkeze almıştı. Bu durum üzerinde kulüpteki yönetimsel bakış açısı farkının da etkisi vardı. Vitor, Fenerbahçe serüveninde iki farklı başkanla çalıştı. Vitor 2015 yılına tekâbül eden siftah senesinde Nani ve Van Persie gibi kalitesi tartışmasız isimlerin yanında Josef ve Kjaer gibi oyuncuları da kadro rotasyonuna ekledi. Porto'dan Ba ve Fabiano'nun da kiralanmalarına onay karar verdi. Ayrıca Vitor, Fabiano'yu Porto'ya getiren isimdi. Fenerbahçe Vitor önderliğinde ligi ikinci sırada tamamladı ve bir sonraki sene Portekizli çalıştırıcıyla ilk yol ayrımı yaşandı. Fenerbahçe, Vitor'un ilk dönemindeki transfer hamlelerinden Van Persie, Ba ve Fabiano dışındaki tüm isimlerden ortalama üstü verim almayı başardı. Vitor'un ayrılığından sonraki süreçte Portekizlinin ilk ekonomik kazanımları gerçekleşti, kadroya 8 milyon euro karşılığında katılan Josef'in satışından 12 milyon euro ve kadroya 7.5 milyon euro bedelle katılan Kjaer'in satışından ise  12.5 milyon euro gelir elde edildi. Vitor ile aynı yaz takıma katılan ve aynı yaz takımdan ayrılan Nani ise 8 milyon euro karşılığında La Liga'nın yolunu tuttu. Özetle Vitor ilk senesinde, olmuş oyuncuları merkezine aldığı bir transfer politikası yürüttü, yüksek kadro kalitesi beklenen sportif başarıyı sağlayamasa da ekonomik anlamda ciddi bir zarar oluşturmadı aksine kazandırdı.

2. Vitor Dönemi
    Vitor'un ikinci senesinde transfer atmosferi çok farklıydı. Fenerbahçe, finansal sebeplerden dolayı artık daha temkinli transferler gerçekleştiriyordu. Nani, Van Persie, Josef ve Kjaer gibi tamamen olmuş oyuncular yerine Avrupa'da ortalama bir grafik tutturmuş yahut tutturması yakın olan-beklenen isimler artık daha çok merkezdeydi. Vitor bu süreçte en dâhiyâne transfer hamlesi olan Kim-Jae'yi 3 milyon euro bedelle takıma kattı ve Fenerbahçe, Asyalı duvarın satışından 19 milyon euro gelir elde etti. Bu satış 2022 yazı itibârıyla kulüp târihinin en pahalı ikinci satışıydı. Vitor ikinci döneminde, Diego Rossi'nin de kiralık transferine onay verdi ve Fenerbahçe ilerleyen süreçte Uruguaylının bonservisinden 6 milyon euro kazanç sağladı. Mergim Berisha'yı da sarı-lacivertli formayla buluşturan Vitor, oyuncunun performatif verim sağlamaması gerçeğine rağmen Fenerbahçe'nin bu hamleden toplamda 4.3 milyon euro kazanmasını sağlamıştı. Ayrıca Fenerbahçe ile başarılı sezonları bulunan ve mevzubahis bu sezonların ardından önemli teklifler almasına rağmen kulübün, oyuncunun transfer sürecini, başarıyla yönetememesi sebebiyle bu yaz takımdan bedelsiz ayrılan Crespo da Vitor'un transfer hamleleri arasındaydı. Vitor'un ikinci döneminde Fenerbahçe, Kim-Jae'in Napoli'ye transferi dışında, Türkiye standartları özelinde astronomik bir satış gerçekleştiremese de en azından bir oyuncudan zarar etmemeyi, satış potansiyeli olmayan, geri dönüştürülemeyecek oyuncularla kontratların imzalanmaması gerektiğini ve bedeli uygunken keşfet-verim al-sat stratejisinin önemini tam anlamıyla kavradı. 
    Vitor, sportif yahut taktiksel anlamda olmasa da finansal bir felsefenin ilk dokunuşlarını gerçekleşti. Tüm akılcı hamlelerinin yanında, Fenerbahçe'nin futbola armağanı süper solak Arda Güler'e ilk ciddi sürelerini vermesiyle ve orta ofans orijinli bir oyuncu olarak futbola merhaba diyen Ferdi Kadıoğlu'nu bir bek oyuncusuna, kenar savunmacısına dönüştürmesiyle de Fenerbahçe'de öncü atılımlar gerçekleştirdi. Fenerbahçe, Vitor ile kritik dönüm noktaları deneyimleyen bu iki oyuncunun satışından toplamda 50 milyon euro gelir elde etti... Özetle Vitor Pereira, sportif başarı özelinde vasatı aşamayan bir teknik adam olmasına rağmen futbol aklıyla Fenerbahçe'ye şunları öğretti:
1- Hiçbir yıldızın kariyeri, egosu, profesyonellik dışı hareketleri takımın işleyişinden mühim değildir. (Mesut)
2- Scouting kolay ve küçümsenecek bir iş değildir. Doğru yapıldığında sizi markalaştırır.(Kim-Jae)
3- Kadro rotasyonunda mutlaka yetenekli, yeterli ve satış potansiyeli yüksek oyuncular bulunmalıdır ve bu oyuncular teknik adamın elinin altında bir opsiyon olarak tutulmalıdır. Çünkü altyapınızdan küçük bir çocuk olarak A takıma yükselen bir oyuncu futbol târihinizin en büyük yıldız adayı olabilir. ( Arda Güler)
4- Mevcut sistem için çok gerekli değilse bonservis geliri kazandıramayacak oyuncular transfer edilmemelidir.
5- Kadronuzda körelmeye yüz tutan oyuncular olabilir. Mühim olan onlarla doğru ilişkiler kurup onları, farklı saha içi misyonlar konusunda cesaretlendirmektir. Teknik adam bir psikolog değildir ama genç ve potansiyelli oyunculara dokunmayı, onları anlamayı ve dönüştürmeyi başarmayı göze almalıdır. ( Ferdi Kadıoğlu)
    

TESÂDÜFE KARŞI SCOUTİNG


    Sportif başarı anlamında vasatı aşamayan fakat transfer felsefesi ve kadro mühendisliği konusunda kulüp târihi için öncü bir atılım gerçekleştiren Vitor'a değindikten sonra yazının nüvesini oluşturan "Tesâdüfe Karşı Scouting" başlığının hakkını verme zamanı geldi.
    Futbolda planlama ve finans her şeydir. Gerek sportif gerekse finansal başarıların bir sürekliliğe kavuşması için planlama çok önemli bir yer tutmaktadır. Evet, Fenerbahçe orta ölçekli bir kulüp olarak ekonomik gücünü korumak adına çok mantıklı hamleler yapıyor, genç yahut satış potansiyeli bulunun orta yaşlı oyuncuları keşfediyor, onlardan randıman alıyor ve satışlarından ise bir gelir elde ediyor, bu üçleme kulağa çok etkileyici gelse de Türk futbolunun önemli takımlarının hiçbir güzel atılıma süreklilik kazandıramadığı gerçeğini hatırladığımız zaman pek çok kuşku oluşturuyor ve akıllarda şu soruyu doğuruyor: "Acaba bu transfer başarısı, transfer prestijinin artırılması gibi süreçler tesâdüf mü? Yoksa bir devamlılık kazanacak mı? Bir ekole dönüşecek mi?" İşte bu soruların oluşturduğu kaygıları giderme sürecinde en kilit kavram, "scoutingtir". 
    Oyuncuyu keşfedeceksin, verim alacaksın ve satacaksın. Ya peki sonrası? Sattığın oyuncunun yerine getirdiğin oyuncu aynı faydayı sunacak mı ve bu performatif sınavı geçse bile finansal açıdan kulübe bir gelir vadedecek mi? Scouting sürecinin başarılı bir şekilde yürütüldüğü durumlarda son derece operasyonel bir şekilde kadrodaki eksikler tamamlanır, verim alınır ve eski heybetli, bol milyonlu satışlar yeniden gerçekleştirilir.. Hatta transfer pazarındaki prestijinizin bir tesâdüf değil de planlılık âbidesi olduğu anlaşıldığında, öncü satışlarınızı bile katlayacak "kârlı vedâlar" yaşayabilirsiniz. Fenerbahçe bu konuda, Hollanda ve Portekiz kulüplerini model almalı. Fenerbahçe; Porto, Benfica, Sporting Lizbon, Ajax, PSV ve Feyenoord gibi takımlarla her ne kadar farklı dinamiklerle sâhip olsa da-taraftar kültürü, finansal güç, yönetim anlayışı, futbol iklimi vs.- en azından bu takımların kadro mühendisliğinin temelini oluşturan "scouting" kavramını mutlâka merkeze yerleştirmeli. Örneğin Ajax'ta bir sonraki yaz satılması planlanan bir bek oyuncusunun yerine oynayacak isim bellidir ve hatta müstakbel transfer geliri adayının, adaylığını teşkil eden oyuncunun satışından sonra oynayacak oyuncunun bile yeri bellidir... Tabii ki Ajax uç bir örnek çünkü Ajax modern futbola yön veren Hollandalı futbol zihinlerinin mâbedi. Fakat çok temel düzeyde ifâde ettiğim bu örneği Fenerbahçe mutlaka merkezine almalı ve bu süreçte scoutingten yararlanıp mevcut transfer başarısını ve Avrupa'daki transfer prestijini, tesâdüfe kurban etmeyip kulübün ana kadro mimârisi felsefesi hâline getirmeli.
    Türk takımlarının bir "futbol ekolü" yaratmasını ummak hayâlcilikten başka bir şey değildir. Çünkü bu ekolün inşâsı üst düzey finansal güç, keskin-radikal futbol akılları, mevzubahis futbol akıllarına sabır ve ciddi oranda bir altyapı bağımlılığı gerektirir. Barcelona yönetimi ve taraftarı radikal Hollandalılara sabretti, güvendi ve yetmedi finansal açıdan destekledi, ayrıca La Masia gibi yeşeren felsefeye uyum sağlayacak altyapı filizlerinin de desteğini aldı ve modern futbolun Hollanda sınırlarındaki delici etkisi, önce Barcelona'nın daha sonra ise bu felsefeyi zirveye taşıyan lejyoner Pep'in sâyesinde futbolun ana kuralı oldu. Görüldüğü üzere bir futbol ekolü yaratmak çok çeşitli imkânlara hâiz olmayı gerektiriyor ve takımlarımız bu sabrın, ekonomik donanımın ve sportif prestijin oldukça gerisinde. Fakat futbol ekolü inşâ etme sürecindeki çâresizliğimiz transfer ekolü konusunda geçerli değil. Bu mevzubahis transfer ekolünün tesâdüfî bir başarı silsilesinden sıyrılıp bir ekole dönüşmesi için başta kulüp yönetimlerinin, merkezlerine akılcı transfer politikalarını alması, bu politikalara uygun bir scouting ağı geliştirmesi, bu politikayla çalışmaya uyumlu antrenörleri tercih etmesi ve taraftarların ise bu süreçte sabırlı olması gerekiyor. Taraftarın sabrı süreci özelinde, takımı bütünüyle bir kolej havasına kavuşturmayıp; Tadic, Fred ve Dzeko örneğinde görüldüğü gibi net katkı sunacak ve ayrıca taraftarı heyecânlandıracak isimlerin mevcûdiyetiyle de başarı olasılığının artırılması anlayışı önemli yer tutmaktadır. 
    Fenerbahçe'yi mevcut transfer prestijine ve felsefesine, kulübün ekonomik mecbûriyetleri sevk etti. Fenerbahçe artık transfer piyasasında fazlasıyla olumlu referanslara sâhip bir takım. Kulübün mevcut yönetiminin, tek başarılı olduğu konu da bu. Bu başarının tesâdüfe karşı direncini, gelip geçici olmamasını scouting belirleyecek. Bu konu özelinde yönetime düşen görev; mevcut transfer politikasını yönetimsel bazda  büyük bir kararlılıkla destekleyip, bu felsefeyi scoutingle daha da temellendirip, mevcut başarısızlık gerilimini de ortadan kaldırarak taraftarı, bu konuda daha fazla iknâ edip-inandırıp bu felsefeye uygun teknik adamlarla çalışmaktır.



Yorumlar