Jose Mourinho hiç tartışmasız, Türkiye'ye gelen en sansasyonel ve en prestijli spor figürü. Mourinho'nun Fenerbahçe'ye imzâsı, tüm futbolseverleri heyecânlandırsa da akıllarda, bu müthiş hamlenin Fenerbahçe gibi orta ölçekli bir kulüp için lüks olup olmadığı sorusunu oluşturdu. Bu yazıda Fenerbahçe'nin 2024 yazında yaptığı Mourinho hamlesini "lüks kavramı" özelinde ele alacağım.
Lüks, dilimize Fransızcadan geçen; gösterişli, şatafatlı anlamlarına karşılık gelen ve bazı bağlamlarda sınırı-gerekliliği aşan sâhiplik anlamına da işâret etmektedir. Evet Mourinho, Türk futbolu özelinde lüks bir tercih. Eğer Avrupa'da ciddi bir iddiaya sahip değilseniz, kulüp geleneklerinize bu evrensel başarı yerleşmemişse Mourinho, oldukça lüks bir teknik adam hâline gelmektedir. Mourinho'su olan bir takım en azından Uefa Avrupa Ligi'nde çeyrek finalist olmalıdır, domestik hedeflerle yetinmemelidir. Bu bahsettiğim durumlar "normal şartlar için" geçerli fakat Fenerbahçe normal bir atmosfere sâhip değil. Fenerbahçe en son 2013-2014 sezonunda lig şampiyonluğuna erişti. Bu sebeple kulüpte çok şiddetli ve tahrip alanı yüksek bir başarısızlık gerilimi mevcut. Kulübün Mourinho tercihi, tüm lükslüğüne rağmen başarısızlık gerilimini ortadan kaldırmak için çok mantıklı bir hamle olma özelliği taşıyor. Mourinho yani "The Special One" kariyeri boyunca olmaz denilenleri başarmış, yeni denemelere açık ve Fenerbahçe'nin mevcut başarısızlık geriliminden çok daha ciddi sınavlara göğüs germiş bir teknik adam. Mourinho hamlesinin lükslüğünün yanındaki bir diğer mantıklı taraf ise oyuncu ve taraftarlara sağladığı motivasyon, rehabilitasyon. Geçen sene Süper Lig'te ciddi haksızlıklarla karşılaşan Fenerbahçe, Mourinho hamlesi ile iyileşti ve yeniden güvenini yüksek bir çıtaya taşıdı. Bu iyileşme hem taraftar hem de oyuncular tarafından fazlasıyla duyumsandı. Hatta Fenerbahçe taraftarının ölçüsüz eleştirilerine mâruz kalan ve kulüp târihinin Carlos Alberto Parreira'dan sonraki en başarılı savunma temelli teknik direktörü olan Aykut Kocaman, tüm sonuç odaklılığına rağmen defansif ve sıkıcı futbol oynattığı gibi sığ ithamlar altında yıpranarak görevini sürdürmüştü. Fakat taraftarlar bir gerçeği ıskalıyorlar, Mourinho da tüm başarılarını "üstün savunma zekâsı" ekseninde kurmuştur. Mourinho bir savunma hocasıdır. Bir sonuç hocasıdır. Fakat "etikette" Aykut Kocaman değil de Mourinho yazdığında, taraftarlar futbolun taktiksel detaylarından arınıyor ve Mourinho ile müthiş bir heyecâna kavuşuyorlar. Bu çifte standart her ne kadar trajik olsa da sıkça yinelediğim başarısızlık gerilimi atmosferinde, haklılık payı olan tarafları da bünyesinde barındırmaktadır. Mourinho hamlesi, sportif başarı ve psikolojik rehabilitasyon-üstünlük boyutlarının dışında, finansal açıdan da bir yönüyle mantıklı bir hamle. Mourinho ve ekibi orta ölçekli bir takımın ödemesi gereken ücretten çok daha fazlasını kazanıyor ve bu durum, Avrupa'da yokları oynayan, başarıları lokal düzeyin dışına çıkamamış bir takım için oldukça lüks fakat Mourinho çok da ciddi bir transfer kozu. Fenerbahçe'nin sportif anlamda başarısız ama kadro mühendisliği ve scouting özelinde en önemli teknik adamı olan Vitor Pereira ile başlayan genç oyuncuları keşfedip, onlardan verim alıp, bonservis geliri kazanma alışkanlığı-şimdilik ekol diyemiyorum- Mourinho ile daha da zirveye çıkabilir. Mourinho gençlerle çalışmayı seven ve onları olumlu yönde manipüle edebilen bir adam. Zalewski, Parrot ve Tanganga ile olan kariyer kesişmeleri bu söylediklerime kanıt sunar niteliktedir. Mourinholu Fenerbahçe, genç potansiyellere The Special One ile çalışma deneyimi sunup, onlardan verim alıp, yüksek bonservis ücretleri kazanabilir. Mourinho, Fenerbahçe için başkanlık seçimi kozu olmaktan çok daha fazlası, başarısızlık gerilimini kırma ihtimâli en yüksek hocalardan biri, tüm bu potansiyel artı puanlarıyla birlikte taraftar, oyuncu ve transfer piyasasındaki özel kartvizitiyle sağlayacağı psikolojik üstünlük ise işin bambaşka güzel tarafı... Fenerbahçe'nin en büyük sorunu başarısızlık gerilimi ve Fenerbahçe, bu sorunu ustaca çözebilecek bir The Special One'a sâhip. Gerilimler, Mourinho'dan büyük değildir. Fenerbahçe bu sene çok fotojenik bir takım. Fakat bu güzel resmin "şampiyonluk albümlerine" girmesi gerekiyor...
SON-
Mourinho hamlesi Fenerbahçe'ye, başarısızlık geriliminin içinde özel bir konfor alanı yarattı fakat Fenerbahçe ölçeğindeki bir kulübün Mourinho ve Mourinho klasamanındaki hocalarla uzun süre çalışması finansal açıdan mümkün değil üstelik mantıklı da değil. Mourinho gibi elit futbol dehaları, bulundukları kulüpten ayrıldıklarında, geride çok büyük ve doldurulması çok güç boşluklar bırakırlar. Bu minvaldeki teknik adamların bıraktıkları başarı mirâsı çok mühimdir ama bu tarz dehaların bıraktığı boşluğu doldurmak ilk durumdan çok daha kritiktir. Fenerbahçe önünde sonunda; Emery, Mendilibar, Genesio, Fonseca, Jardim, Favre, Aykut Kocaman, Lopetegui gibi sistem/proje hocalarını tercih edecek. Bu konuda Shakhtar Donetsk'in örnek alınması gerekiyor. Shakhtar, bir teknik adama tam anlamıyla güvenerek (Mircea Lucescu), bir oyun ekolü oluşturarak, bununla da yetinmeyip bir transfer ekolü oluşturarak; Taison, Marlos, Luiz Adriano, Fernandinho, Bernard, Fred, Alex Teixeira gibi Brezilyalı lejyonerleriyle orta ölçekli bir kulüp olmasına rağmen ulusal düzeyde bir dominasyon ilan etmiş, Avrupa'da kupa kazanmış ve turnuvaların "belâlı takımı olmayı" başarmıştı. Shakhtar keyfî tercihlerle Lucescu'ya güvenmedi, yahut salt zevk için Hırvat kaptan Srna'nın önderliğinde Brezilyalı lejyonerleriyle başarıdan başarıya koşmadı. Shakhtar, finansal anlamda ölçüsünü bildi, sakındı, kaynaklarını doğru yatırımlara sevk etti ve bu temkin atmosferinde kalıcı ve etkili bir felsefe geliştirdi. Tüm bu aksiyonların merkezinde, Lucescu vardı. Mevcut durumda bir Şampiyonlar Ligi yahut Uefa Avrupa Ligi Kupası kazanması imkânsıza yakın olan Türk takımları, hem finansal durumlarını koruyup hem de Avrupa turnuvalarının müdâvim takımları arasına dâhil olmayı amaçlamalı.
Modern futbolda finans, her şeydir fakat kalite ise pahalıdır. Mourinho, ucuz bir şekilde sâhip olunamayacak bir kalite ve sunacakları, vâdettikleri çok fazla. Fenerbahçe'nin Mourinho önderliğinde, mevcut girdabından kurtulup, Mourinho sonrası dönemi ise şimdiden planlaması gerekiyor. Fakat Mourinholu bir sezonda da şampiyonluğa kavuşulamadığı bir senaryoda taraftar üzerinde çok ciddi ve iyileştirilmesi kolayca mümkün olmayacak bir psikolojik çözülmenin olacağı da işin bir başka boyutu. Mourinho'nun yolunun Türkiye'ye düşmesinin başlıca nedenlerinden biri, The Special One'ın son deneyimlerinde, modern futbol karşısında çâresiz kalmış olması... Fenerbahçe, Jose'nin, The Special One olmasından sonraki süreçte bütçe zenginliği ve oyuncu profili bakımından çalıştığı en mütevâzı takım olma özelliği taşıyor. Fenerbahçe'nin bir girdabı kırmak için ona ihtiyâcı var fakat Jose'nin de Fenerbahçe'ye ihtiyâcı var. Umarım Mourinho, Avrupa özelinde modern oyuna karşı güncellenememişliğinin sancılarını Fenerbahçe'de yaşamaz ve yine umuyorum ki Fenerbahçe'nin ligteki rakipleri sahaya 11 kişi çıkmayı başarır, 11 kişi çıkmaktan kastım; maça hakemsiz çıkmak yani kartların, faullerin konforundan sıyrılmış olma durumudur. Unutmayalım ki Fenerbahçe'nin geçen sezon şampiyonluğu kaybedişinde, sportif hatalardan ziyâde Süper Lig'in hakem kalitesi etkiliydi. Sarı-lacivertli ekip bu sene, hem kadro hem de teknik ekip olarak çok daha güçlü ve reaksiyonel. Geçen senenin en büyük sorunu reaksiyonelliğin kulübün her kademesinde zayıf olmasıydı. Fenerbahçe târihinin en lüks tercihi Jose Mourinho'nun gelişi, en çok da bu ölçüsüz efendilik hâlinin giderilmesi sürecinde etkili olacaktır. Jose'nin, ligin ilk 4 haftasında verdiği demeçler de bu sorunun büyük ölçüde ortadan kalktığını gösteriyor.
Çok mantıklı görüşler Fener'in bu lüksü göze alması dediğin gibi zorunluluk. Umarım Barcelona hakkında da bir yazı yazarsın, taktik-teknik(Hansi Flick) ya da târihsel boyutta olursa çok iyi olacaktır. Sipariş verir gibi oldu kusura bakma fakat senin kaleminden çıkan yazıları okumak çok büyük bir şans. İlham hep seninle olsun.
YanıtlaSil