Szymanski Fenerbahçe'ye geldiğinde "skorer mi değil mi?" Tartışmaları gündemi epey meşgul etmişti. Fenerbahçe'deki ilk senesinin ilk yarısına tekâbül eden süreçte tabelaya yüksek katkı sağlasa da sezonun ikinci yarısında orijin tavrını sergilemiş ve tabela olarak beklentilerin altında kalmıştı. Tüm bu kaotik tartışmalara rağmen temel mesele Szymanski'nin skor-tabela katkısı değil oyundaki işlevi.
Szymanski modern bir 8.5 numara. Evet Szymanski bir on numara değil. Futbolcuları net mevkisel adlandırmalarla nitelemek yanlıştır. Örneğin kariyeri süresince stoper oynamış bir oyuncunuzu belirli bir silsile dahilinde defansif orta saha pozisyonunda kullanırsanız o artık bir defansif orta sahadır. Yani etiket, mevki adlandırmasının nüvesi "konumlanmadan ibarettir." Sığdır. Yüzeyseldir. Derine nüfuz etmez. Esas mesele oyuncunun profili dâhilinde toplu ve topsuz oyunda konumlandığı bölgelerdeki misyonları gerçekleştirebilme muhâsabesidir. Yani işlevdir. Szymanski 10 numaraya konumlandığında estetikliği ve skor efektifliği yetersiz kalan düz bir oyuncu olarak görünüyor ama aynı Szymanski ofansif bir 8 rolü üstlendiğinde bir nevi 8.5 olduğunda son derece modern, topsuz oyun katkısı yüksek, dinamovâri bir oyuncuya dönüşüyor. Szymanski top kaybı sonrasında eli belinde bekleyen topu ayağına aldığında ise Hagi ve Alex gibi hünerini skoru belirleyerek gösteren bir oyuncu değil. Syzmanski on numaraya konumlandığında takım oyununa yük olmaz bu bir artı puandır fakat Szymanski on numaraya konumlandığında "skora, tabelaya yük olur." Szymanski esasen ve profil orijini olarak dengeli bir sekiz numara fakat bu dengeyi ofansif karakteriyle aşındırabildiği için rahatlıkla ofansif bir 8 olarak tanımlanabilir.. Modern futbol dile gelseydi Szymanski'nin ayağı ve vizyonu biraz daha gelişmiş bir on numarayı arzuluyorum derdi. Özetle Szymanski, modern oyunun gereklerine uygun bir oyuncu, onun tek tâlihsizligi üzerine yapışan ve silmesi, tasfiye etmesi epey zor olan 10 numara etiketi. Fakat bizim futbolseverlerimizin büyük çoğunluğu, on numaralar arasındaki ayrımı yapacak bir donanıma maalesef sahip değil.. On numara ama nasıl? Bir enganche mi? Trequartista mı? Yoksa sabit bir profil mi? Konumuz on numara türleri olmadığı için bu kısmı detaylandırmıyorum.
Szymanski ve Alex Miti
Yazının başlangıç kısmında Szymanski'nin yaygın 10 numara algısına sıkça maruz kalan ve on numaraya konumlanan bir 8.5 olduğunu söylemiştim.. Bu kısımda ise "Alex Miti'ni" ele alacağım. Mit, söylence, masal, efsane kelimelerine karşılık gelir ve mitoloji de ondan türemiştir.. Alex De Souza, Fenerbahçe mitolojisinde on numaraların en büyüğüdür, en ikoniğidir. Fenerbahçe'ye gönül vermiş her futbolsever 10 numara giyen yahut 10 numaraya konumlanan bir oyuncu gördüğünde Alex gibi sezon başına +20 gol katkısı sunan skorer bir oyuncuyu arzular. Diego Ribas, performansıyla eleştirilerin birçoğunu hak etse de taraftarın gözündeki olumsuz intibâsını en çok "Alex Miti'ne" borçludur. Fenerbahçe'nin tek sezonluk skorer eski 10 numarası Giuliano bile genel performans itibarıyla çok hakim, domine edici bir isim olmasa da bulunduğu sezonda attığı 15 gol ile akıllarda hoş bir imge bırakmıştır. Özetle Alex, Fenerbahçe'de sunduğu yüksek skor katkısıyla kendisinden sonra gelecek 10 numaraların yüksek skor üretme baskısıyla yüzleşmesine sebebiyet vermiştir ve taraftarın modern futbolun inceliklerinden habersiz büyük bir kısmının zihinindeki on numara tanımını kendisiyle özdeş kılmıştır. Szymanski'ye geri dönelim. Szymanski, Alex'ten daha modern, daha çok yönlü ve topsuz oyunda çok daha etkili, takım oyununa yatkın bir profil olmasına rağmen "Alex Miti'nin" birtakım keskin eleştirilerine mâruz kalmaktadır. Bu durum üzerinde taraftara kızmak bir hata olur. Taraftar dâima süreci değil sonucu önceler, yardımcı roller eğer kulüp ikonu hâline gelmiş oyuncular değilse- Selcuk Sahin, Emre, Ümit Özat- vb. dâima baş rollerin gölgesinde kalır. Szymanski bir yardımcı oyuncu Mourinho da bunun farkında Wenger'in Arshavin'e yaptığı hak edilmemiş baş rol sorumluluğunu ona yüklemiyor -geçen sezon İsmâil Kartal, Szymanski özelinde Wenger'in Arshavin yanılgısına benzer bir tavır sergilemişti- fakat taraftar dizilimde orta ofansa yani amiyane ama futbolun ruhunu en çok yansıtan tâbiriyle on numaraya konumlanan oyuncudan dâima scoreboard'u kıpırdatmasını bekliyor. Kulağınıza o gol repliği geldi değil mi: "Alex, Alex, Alex!"
Mourinho - Szymanski İlişkisi
Jose Mourinho, elinde 3 adet Szymanski olsa üçünü de oynatacağını söyleyerek Szymanski'nin önemini vurgulamış ve onu, taraftarın acımasız eleştiri mahkemesinde oyuncusunu aklamaya çalışmıştı. Jose'nin Szymanski'yi beğenmesi ve iltifatta bulunması, Jose'nin taktik felsefesine hâkim olanların çok doğal karşılayacağı bir durum. Szymanski hat kıran paslar deneyen, topla etkili driplingler sergileyen, skora yatkın duran top kullanan, tekniği ışıldayan, ve tabela manipülasyonu yüksek bir olan bir isim değil ama Szymanski ofansta beklenmedik anda kilit açıcı faydalar sunabilen, önde baskı ve oyunun daha derin bölgelerindeki alan savunmasında, adam-oyuncu markajı hâriç tüm savunma rollerini üstlenebilecek bir oyuncu. O, özel bir modern futbol "personeli", bir modern futbol "yıldızı, sanatçısı" değil. Szymanski, Emre'den sonra Fenerbahçe'nin kadrosunda bulunan en komple 8 numara. Daha ofansif ve tekniğinin Emre kadar gelişmis olmayışıyla ondan ayrılıyor.
Szymanski'nin Fenerbahçe'ye sunacak çok şeyi var, oyun içinde sunduğu ekstraların -bir oyuncunun mevkisel gereksinimleri dışında oyuna yansıttığı olumlu aksiyonlar- küçümsenmemesi gerekiyor. Süper Lig işleyişi ve algoritması tüm kaotikliğine rağmen büyük oranda belli olan bir lig Süper Lig için Szymanski kadar kompakt ve derinlikli bir oyuncu tercihi gereksiz gibi görünebilir fakat dansı her geçen gün modernleşen yeni futbola adapte olmak istiyorsanız Szymanski gibi oyuncuların değerini inkâr edemezsiniz. Tabii ki bahsettiğim bu akil anlayış; taraftarın sabrı ve teknik ekibin tercihlerine müdâhil olmayışı, oyuncuya sergilenen reaksiyonlar ve Jose'nin doğru planlama ve tercihlerine bağlı olarak gerçekleşecek. Jose de Jesus gibi oyuncusunu taraftara karşı savunan, koruyan teknik adam. Vitor Pereira da büyük oranda böyle bir teknik direktördü. Eleştiri, kişinin kendi birikimine, ufkuna duyduğu saygıdır. Her futbol figürü eleştirilebilir. Eleştiri kesilirse bireycilik başlar armaya adanmışlık hasar görür. Fakat adına eleştiri denilen kıymetli düşünsel süreç; bir önceki satırlarda değindiğim; kadro planlaması, taktiksel tercihler, konumlanış, târihsel bağlamda Fenerbahçe taraftarının on numara algısı gibi belirleyicilerin dikkate alındığı bir zihin ortamında yapılmalıdır.
Hocam müthiş bir analiz olmuş emeğinize sağlık çok beğendim. Yazınızı okumadan önce Sebastian hakkında çok farklı düşünüyordum ama resmen bir aydınlanma yaşadım futbol hakikaten görünenden çok daha fazlası. selamlar
YanıtlaSil