RONALDO'NUN POZİSYONEL DÖNÜŞÜMÜNE FİZİKSELLİK MERCEĞİNDE DERİN BİR BAKIŞ

 


    Fiziksellik denildiğinde pek çok kişinin aklına heybetli bir dış görünüş gelir fakat futbolda fiziksellik dış yapının/formun yanında güç, dayanıklılık ve sürati de kapsar. Meselâ minyon yapısına rağmen Messi de fiziksel açıdan üst düzey bir oyuncudur. Topla sürati iyidir darbelerde kolayca yıkılmaz ve târihte benzeri görülmemiş bir merkezî dirence sâhiptir. Cristiano Ronaldo zirveye ulaşmasını, ortalamanın çok üstündeki yeteneğini, ondan daha da üstün sarsılmaz atletizmi ile temellendirmesine borçluydu. Yıkılmıyordu, güçlüydü, hareketliydi, süratliydi ve dayanıklıydı, eforu bitmek bilmiyordu fakat Real Madrid'teki son sezonundan itibâren Zidane ile Şampiyonlar Ligini domine ettikleri süreçte fiziksel özelliklerinde çok ciddi bir düşüş yaşadı. İnsanlara artık topu ayağına aldığında "Şimdi bize ne gösteri sunacak? " Sorusunu sorduramıyordu... Son derece merkezî, topsuz oyunda durağan ve sanki yetenekleri sınırlıymış illüzyonu yansıtan bir santrfora dönüştü.
    Bu evrim, Juventus'a gidişinden önce, o dönemki UCL zaferlerinin ve son senesinde, santrfora dönüşmesine karşın Benzema ile saha içi esnek pozisyonel nöbetleşmesinin gölgesinde çok fazla göze batmıyordu lâkin bu dönüşüm, futbolun sonraki yıllarını derinden etkileyecek ve Messi'yle olan rekâbetini sonlandırma noktasına götürecekti. Ronaldo hâlâ üst düzey bir forvet fakat insanları, santrfor yani merkez forvet Ronaldo değil kanat forvet Ronaldo büyülemişti. Misâl; Lewandowski, Suarez, Ibrahimovic, Ronaldo Nazario ve Henry gibi isimler Ronaldo'dan daha iyi bir santrfordur- merkez golcüdür. Fakat Ronaldo, bu oyuncuların hepsinden daha iyi, etkili ve benzersiz bir forvettir. Bu cümlem, Ronaldo'nun geçirdiği evrimi ve ivme düşüşünü çok net bir şekilde özetliyor.
    Ronaldo'nun dönüşümünü "yol metaforu" üzerinden şöyle özetleyebiliriz. "Gol" yolun sonu ise insanlar gole ulaşana dek sergilenen Ronaldo becerilerinin hayranıydı; efektif çalımlar, rakipler için azap verici durdurulamaz bir sürat, tahmin edilemezlik vb. Ama artık Ronaldo yolun sonunda bekliyor, bekliyor, sadece bekliyor...Skor yapmak için. Sanki eski kanat forvet hünerlerini bütünüyle unutmuş bir deri, bir kabuk değişimi yaşamış gibi. Futbolda gol, en büyük etkidir fakat dünyanın en iyileri çok gol atmaları ve gole çabuk ulaşmaları sebebiyle değil gole ulaşma tarzları sâyesinde zirveye konumlanmıştır. Ronaldo gol yolunda kestirme bir adres belirlediği için mükemmel bir sıradana dönüştü. İvme kaybetti. Eski Cristiano, o yolu yani süreci büyüleyici bir şekilde sürdürüyordu ve esas sihri de buradaydı fakat "pozisyonel unutkanlık" kavramını icât ederek orijininden son sürat uzaklaştı. Futbol târihi; Batistuta, Van Basten, Adriano, Ibrahimovic gibi yolun(gol sürecinin) sonunda bekleyen ölümcül merkezî golcülerle dolu, Cristiano'nun en temel numarası bir kanat forvetin ulaşabileceği zirveyi kendi standardıyla güncellemesiydi. O, kaleye yakın oldukça değil kaleye yaklaştıkça estetikti. Artık kenar/kanat forvet Ronaldo yok, bu dönüşüm elbet bir gün gerçekleşecekti. Emin olun, Bayern'den başka bir takımda oynuyor olsa ve vuruşları Ronaldo kadar keskin olsa Robben de bir santrfora dönüşecekti. Fiziksellik nankör bir dost gibidir belirli bir süre çok faydasını, yoldaşlığını görürsünüz fakat vakti gelince ve raf ömrü tükenince sizi terk eder. Ronaldo, fizikalitesinin terk ediş sinyallerini çok önceden duyumsadı ve bir santrfora dönüştü. Şanssızlığı ve aslında en büyük şansı oyununu atletizm üzerine inşâ etmesiydi. Atlet bir Ronaldo olmasaydı târihin en iyi ikinci oyuncusu konumuna erişemezdi ve Lionel Messi kendisini bu denli zirvede tutmaya gerek duymazdı fakat daha az atletik ve mevcut durumundan çok daha merkezî bir efektifliğe sâhip vizyoner-oyunu efordan çok zekâ ile oynayan- bir Ronaldo var olsaydı bu denli baş aşağı bir düşüş yaşamazdı.
SON-
    Hayatta paradokslar, keşkeler, ikilemler bitmez. Fakat şu bir gerçek ki Messi gibi bir uzaylıyla rekâbete girmesi futbolu bambaşka bir evreye taşıyan Cristiano, futbol sahnesine ayak basan her atlet kanat forvet için aşılması güç bir zirve standardı/ölçüsü çizdi. Mbappe, Vinicius, Lamine Yamal ve henüz adını işitmediğimiz müstakbel kenar forvetlerin adım attıkları her yerde Cristiano'nun altın adımlarının izleri ve ilham verici ışıltısı olacak. Cristiano Ronaldo, elbet bir gün aşılacaktır çünkü futbolda kanat forvet sirkülasyonu çok ama çok işlektir fakat Cristiano'nun futbol târihinde bıraktığı görkemli iz,  2008-2017 senelerinin anıtsallığı sebebiyle asla silinmeyecek.

1 Yıl Sonra Gelen İlâve Bölüm: Bu ilâve satırları Cristiano'nun Uluslar Ligi zaferini yaşamasından iki gün sonra kaleme alıyorum. Messi-Ronaldo kıyası ülkemizde gitgide agresyonel bir kimlik kazanıyor fakat bu iki oyuncunun da taraftarlığını yapmaktan ziyâde bu oyuna kattıklarını düşünüp ikisine de yüksek seviyede saygı göstermek gerekiyor. Messi de Ronaldo da apayrı iki futbol ekolü. Ama Ronaldo'nun en büyük rakibinin ülkesi için oynadığı dakikalarda takım arkadaşlarının ona gösterdiği saygı, sevgi ve âidiyet dolu tavrı çok derin ve analitik bir bakışla incelemesi gerekiyor. Dünyanın en iyisi hissetme sendromundan kurtulamasa da bunu dışarıya lanse etme alışkanlığından sıyrılmalı. 
    Ronaldo koleksiyonuna bir kupa daha götürdü fakat artık o, Portekiz Millî takımı için bir nevi ayak bağı olma yolunda gidiyor. Ronaldo'nun ismi çok büyük. Medyatik ve karizmatik kişiliğinin finansal yansımaları ve futbolseverlerde oluşturduğu fanatiklik boyutundaki sevgi-hayranlık bağını artırıcı tarafı da yadsınamaz dolayısıyla Ronaldo, kendisini ilk 11'e banko yazmaları bahsinde teknik adamlar için doğal bir baskı unsuru çünkü futbol yerine sâdece Ronaldo'yu seven milyonlar mevcut... Fakat Portekiz çok değerli bir jenerasyon ve geniş de bir kadro rotasyonuna sâhip. İki gün önce kazanılan Uluslar Ligi zaferi bu ülkenin yeni jenerasyonu için zaferler çağının öncü başarısı olabilir.. Eğer böyle bir niyetleri varsa yukarıdaki yazımın ilk-ilâvesiz- hâlinde bahsettiğim sebeplerden dolayı eski efektifliğini yitiren 40 yaşındaki bir adamı mutlu etmek yerine en doğru kadro planlamasını en doğru taktiksel varyasyonla eşleştirmeyi düşünmeleri gerekiyor. 
    Efsanelere, kendi ülkelerinde büyük bir saygı duyulur ama ben ülkesinin futbol takımına oyun içinde bu denli eksi yazıp da el üstünde tutulan başka bir futbol ikonuna rastlamadım. Ronaldo'ya hâlen ihtiyaç var ama rotasyon oyuncusu olarak... Efsaneler çok sık görünmese de büyüklüğünden bir şey yitirmezler tabii amaçları egolarını tatmin etmek değilse... Yukarıdaki satırlarıma "Ama Ronaldo hem yarı final hem de finalde gol attı" diye karşı çıkanlara yanıtım şudur: Ronaldo'nun gol atması kadar doğal bir şey yoktur. Futbol târihinde gole en çabuk ulaşma becerisi bakımından Ronaldo zirvede yer almaktadır. Ronaldo tarihin en iyi ikinci oyuncusu olsa da en iyi skoreri ve 2008-2018 yılları arasındaki anıtsal performansıyla en iyi saf-orijin kanat forvetidir... Fakat Ronaldo gibi bir oyuncunun ikonikliği kazandığı kupalarla değil kazanılan zaferlerde oynadığı dominant rollerden kaynaklanmaktadır. Ronaldo merkez hücumdaki bağlantı oyununu, akılcı mobiliteyi, tıpkı Mbappe gibi bir türlü öğrenemedi. Ronaldo, onu kanat forvet pozisyonunda mukim ettiren sarsılmaz atletizmini büyük ölçüde yitirince bir merkez hücumcuya yani santrfora dönüştü. Bu doğal bir dönüşümdü ama merkez oyununun inceliklerini öğrenememesi sebebiyle saha içi etkinliği sâdece kutu ile yani ceza sahası ile sınırlandı. Hücumculuğu budandı. Skorerliğinden pek fazla bir şey kaybetmedi ama Avrupa arenalarındaki dominantlığı yok oldu. Basit bir son vuruş ustasına dönüştü. O da bunu fark ettiği için sıkça kenarlara deplase oldu fakat bu yöntemi Körfez Ligi haricinde işe yaramadı çünkü artık sarsılmaz fizikalitesine sâhip değildi. Ronaldo, hiçbir zaman olağanüstü teknik yahut vizyoner bir oyuncu olmadı o çok başka yönleriyle zirve yarışını sürdürdü ama bir nebze olsun merkez hücum oyununda, son vuruş ustalığı dışında bir hüner gösterebilseydi son yıllarını daha dominant, yıldızı daha parlak hâlde geçirmesi işten bile değildi... 
    O, futbol târihinin en büyük ikinci oyuncusu, en iyi "saf kanat forveti" ve skoreri... Onu izlemek çok büyük bir ayrıcalıktı. O, bir kazanma makinesi. Modern bir gladyatör. Nasıl ki PSG, Mbappe'den büyük olmayı göze alıp Mbappesiz geçirdiği ilk sezonda UCL kazandıysa Portekiz'in de Cristiano'dan büyük olmayı göze alması gerekiyor. Çünkü bu jenerasyon ve geniş kadro rotasyonunu, artık 40 yaşında olan ve sâdece geçmişteki başarı mirâsının hayaleti olarak sahada yer alan Cristiano Ronaldo için hebâ etmeleri çok ama çok trajik olacaktır. 



 Futbola ve bloga dâir; soru, görüş ve önerilerinizi, emrekenar77@gmail.com adlı mail adresime iletebilirsiniz.
NOT: Türkçe olarak yazılmış en detaylı, "Ronaldo'nun pozisyonel dönüşümü" temalı yazıyı okudunuz. Son düzenlemelerini yaptığım kitabımda, bu konu daha detaylı bir şekilde yer alıyor. Fakat yukarıdaki yazı da oldukça tatmin edici "ufuklar" barındırıyor. Bu yazı ve blogta yer alan tüm yazılar için referans gösterilmeden yapılan alıntılar sonucunda etik ihlâl sebebiyle suç duyurusunda bulunulacaktır.


Yorumlar

  1. Kitabı heyecanla bekliyorum. Szymanski yazısından sonra buna da göz attım her biri müthiş... Hocam futbol hakkında yazmaya lütfen devam edin. E-Posta dışında size ulaşacagım bir sosyal medya hesabınız var mı

    YanıtlaSil

Yorum Gönder