Arshavin'in futbolu keyif almak için oynadığı çok belliydi. Sevdiği bir işi yaparak para kazanıyordu hepsi bu. Yetenek, marjinallik onun futbolunda parıldıyordu ama asla görünmeyen bir şey vardı o da "hırs". Üst düzey arenalarda kalıcı olamamasının sebebi belki de buydu. Gelin, Arshavin'in tuhaflıklarına dâir aktaracağım iki anekdota göz atalım.
1-) Arshavin, 2018'de bir gece kulübü dönüşünde at kaçırarak evine gitmiştir. Atın sahibi Arshavin'in ücreti ödemediğini ifâde etmiştir.
2-) Arshavin'e dâir ikinci tuhaf anekdot ise bir milli maçta yaptığı anlam verilemeyen kafa vuruşu. Youtube'da bulunan bu maç kesitinde Arshavin topu sürerken birden anlamsız bir şekilde yere yatıp topa kafasıyla aşırtma yapmayı denemiştir ve sonuç koca bir şaşkınlık elbette.
Bu girizgâhların ardından biraz da Arshavin'in nasıl bir futbolcu olduğunu tahlil edeceğim. Arshavin, bir sol kanat oyuncusuydu. Alışılmış kanatların aksine çok süratli, dinamik ve fazlasıyla efektif bir oyuncu değildi. Onu mevkidaşlarından farklı kılan oyunun nabzını kendisine göre ayarlaması olağanüstü top sürme becerisi ve bir santrforu andıran pozsiyon alma becerisiyle sentezlenmiş gol vuruşlarıydı.
Arshavin, futbola Smena altyapısında başladı. Kısa bir süre sonra Zenit'in dikkatini çekti ve kariyer zirvesini yaşayacağı kulübe imza attı. 2006-2007 yılında Rusya'da yılın futbolcusu seçildi ve Zenit'i şampiyonluğa götüren süreçte 10 gol 15 asistlik bir katkı sağladı. Arshavin'in kariyer zirvesine eriştiği bu sezonda Zenit, Dick Advocaat idâresindeydi. Arshavin'in bireysellikten ziyâde takım oyununa temâyül ettiği 07-08 senesinde Zenit, Uefa Kupası'nı kazandı ve 2008 yazında da Manchester United'ı yenerek Süper Kupa'yı müzesine götürdü. Arshavin, tüm bu başarı dolu süreçlerde Zenit'in en gözde oyuncuları arasında oldu. Rus futbolu, kendi ellerinde sessizce yontulmuş, bir yetenek âbidesiyle karşı karşıyaydı.
Arshavin, 2009 ara transfer döneminde büyük beklentilerle Arsenal'e transfer oldu. Beklentisiz bir transfer yoktur ama Arshavin-Arsenal ilişkisi epey farklıydı. Arsenal'in kadrosunda Van Persie, Adebayor gibi golcüler bulunmaktaydı fakat bu oyuncuların verimini artıracak Cesc Fabregas'ın dışında, servisçi bir pasör ve zorlu anlarda yeteneği ile maçı çözecek bir kanat yoktu. Genç Walcott(19) henüz arzu edilen düzeyde değildi. Carlos Vela ise bir türlü patlama yapamamıştı. Arshavin'i zorlu bir forma yarışı da beklemiyordu fakat Rus oyuncu kimseye "işte bu!" Dedirtemiyordu. Andrey, Arsenal'de oynadığı süre içerisinde Gunnerslar tarafından sıkça "ruhsuzlukla" itham edildi. Rusya'nın soğuk iklimi âdeta Arshavin'in genlerine işlemiş gibiydi. Arshavin'in, Arsenal kariyeri tek maçlık harika performanslarla sınırlı kaldı. Bu resitallere en büyük örnek Anfield'ta Liverpool ağlarına 4 gol attığı maçtır. Hırstan uzak, heyecanlandıran ama yüreklere işlediği coşkun hisleri sahaya asla yansıtamayan sessiz bir dâhiydi o.
Peki, pek çok otorite tarafından ülkesinin en büyük yeteneği kabul edilen Rus futbolcu niçin başarısız oldu? Bana göre, bunun 3 sebebi var.
1- Arshavin, göz kamaştıran bir çıkış yakalasa da asla bir big-six ekibinde banko oynayacak kapasiteye sâhip değildi. Buna rağmen Arsenal, onu bir kurtarıcı telakki ederek renklerine bağlamıştı.
2-Wenger'in hızlı kontra-atak oyunu onun için uygun değildi. Sıra dışı hücum repertuarına rağmen tempolu oyunu kaldıramıyordu. Enerjisini saklayıp esas kozlarını sunmak için sahada dâima yürüyordu.
3- Arsenal'in kadro kalitesi ve bilhassa hücum hattı, Chelsea ve Manu gibi dişli zirve rakipleriyle mukayese edildiğinde cılız kalıyordu. Bu da Andrey'in sönmesine neden oldu. Andrey, eşsiz bir yardımcı oyuncuydu, Wenger ise onun bir jön olmasını düşlemişti...
Arshavin, düş kırıklıklarıyla geçen İngiltere kariyerinin ardından, Ada'da oynadığı sürede bir kez kiralandığı, Zenit'e üçüncü ve son kez geri döndü. Efsanesi olduğu kulüpte başarısız iki sezon geçiren soğuk dâhi, Kuban'a ve ardından kariyerini sonlandıracağı Kairat'a imza attı. Kazakistan'da gözlerden uzak geçirdiği üç sezonun ardından futbola vedâ etti.
-SON
Kim bilir belki Arshavin de bir başrol/jönprömiye olmadığının farkındaydı ama kariyerindeki duraklar, bilhassa Arsene Wenger ve yetiştiği ülkenin SSCB sonrası dünya futboluna bir yıldız sunma hevesiyle yanıp tutuşan futbol iklimi, onu bu ağır mecbûriyete itti ve futboldan bir Arshavin yitti...
Futbola ve bloguma dâir; soru, görüş ve önerilerinizi emrekenar77@gmail hesabıma mail olarak gönderebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder