Futbol târihinde stoperlere hak ettikleri değer ve itibâr gösterilmemiştir. Âdeta onlara, ihtiyaç dâhilinde maça çağrılmış kazma ama fizik gücü yüksek, takımın hamalı olmaktan ileri gidemeyen halı saha arkadaşı muâmelesi çekilmiştir. İz bırakan ve ikonikleşen stoperlere bakıldığında, onların basit bir savunmacıdan, çok daha farklı ve sıra dışı özellikler taşıdığı görülmektedir. Cannavaro, 1.76'lık boyuyla BallonD'or kazanmasıyla Ramos, skorerliğiyle Bonucci,harikulâde pasörlüğüyle akıllarda yer edinmiştir. Özellikle 21.yy.da Vertonghen, Ramos, Van Dijk, Laporte, Bastoni gibi oyuncular, savunmacılıktan çok daha fazla misyon üstlenmiş ve stoperlerin, basit bir çit/duvar olmaktan çok daha önemli bir işlev taşıyabileceğini, oyunun içinde daha çok var olabileceğini ispatlamışlardır.
Daniel Agger, biraz önce örneklendirdiğim "cins" stoperler kategorisinde yer almaktadır. Top kontrolü, üst düzey pasörlüğü ve uzaktan şut becerisiyle Agger, İskandinav futbolunun en yetkin stoperleri arasında yerini almıştır. Agger tüm bu özelliklerinin yanında liderlik, konsantrasyon ve titremez kararlılığıyla da öne çıkmaktaydı. En zayıf özellikleri hızı, dayanıklılığı ve bir stopere göre çok da güçlü olmamasıydı. Agger'i perişân eden sakatlık sorununu yazının ilerleyen kısımlarında ele alacağım. Hâlâ düşünürüm, Agger acaba bir stoper değil de daha az darbeye mâruz kalacağı bir defansif orta saha oyuncusu olsaydı nasıl bir kariyeri olurdu, diye. Defansif meziyetlerinin yanında olağanüstü tekniğini de göz önünde bulundurunca bu düş, daha da heyecânlı hâle geliyor. Oyuncunun profilini çizdik şimdi sırada Agger'in kariyeri var.
Agger, erken yaşta sonlandırmak mecburiyetinde kaldığı futbol kariyeri süresince yalnızca iki takımda oynadı. Bu takımlar, Brondby ve Liverpool'dur. 2004 yılında A takıma yükseldiği Brondby'de, güven veren 1,5 sezonun ardından 8.76 m€ bedelle Liverpool'a transfer oldu. Bu transfer, Brodnby târihinin hâlen en astronomik satışı mâhiyetindedir. 2006 ara transfer döneminde Benitez'in elinde stoper kozu olarak camiânın evladı Carragher, Hypia, Josemi ve Djimi gibi vasatın altında isimler bulunmaktaydı. Agger, hem iyi bir takviye hem de geleceğe dâir mükemmel bir yatırımdı. Geldiği ilk yarıyılda İngiltere'nin yağmurlu havasına alışmaya çalışan Agger 2006'da sadece 4 maça çıktı. Bir sonraki sezon, 39 maça çıktı ve takımının, mevcut en formda stoperi olduğunu ispatladı. Agger'in tahmin edilemezliğine-Carragher'ın deneyimi eşlik ediyordu. 2007 senesi Agger'in kariyerini domine eden sakatlık sorunun başlangıcıydı. Agger bu sezon sadece 6 maça çıkabildi. Ayak tarak kemiğindeki sorun Agger'i bir sonraki sezon da yalnız bırakmamış ve Danlı stoper, Skrtel'in takıma katıldığı sezonun yarısını kaçırmıştı. Herkes Agger-Skrtel tandemini düşlerken Agger'in apansız ve amansız sakatlıkları Liverpool'u çâresiz bırakmıştı. Agger'de bir eklem problemi olan hipermobilite vardı, 2009'da başlayan sırt ağrılarını daha da tetikleyen bu probleme rağmen Agger 36 maça çıktı ve göz doldurdu. 2010-2011 sezonunda, diz ve alt adale sakatlığından mustarip olan Agger, tıpkı 2008-2009'da olduğu gibi sezonun yarısını yine kaçırdı. 2011-2012'de ise kaburga sakatlıklarına rağmen 34 maça çıktı ve Liverpoolluların hızla unutmak istediği o sezonun ender iyi isimlerindendi. 2012-2013 sezonunda Liverpool'un başına Brendan Rodgers geçti. Agger, kariyerinin en çok sahada kalabildiği sezonunu yaşasa da Kuzey İrlandalı teknik adamla yıldızı bir türlü barışmadı. Agger bir sonraki sezon, adale sakatlıkları sebebiyle 23 maça çıktı ve Avrupa'dan çok sayıda teklif almasına rağmen Brondby'e geri döndü. Brendan Rodgers ile Agger arasında geçen bir olayı aktardıktan sonra Agger'in kariyerinin son dönemine geçiş yapacağım.
2014'te Swansea ile yapılan lig maçında Rodgers, Skrtel ve Agger'e, Wilfried Bony'i çok yumuşak marke ettiklerini söyledi. Herkes sessiz kalırken Agger ayağa kalktı ve Rodgers'a: "Biz sadece sizin bize tüm hafta boyunca gösterdiğiniz şeyi yapıyoruz dedi." Artık Benitez yoktu. Agger ve Rodgers'ın beklentileri birbirinden farklıydı. Rodgers, bu polemikten 12 dakika sonra Agger'i oyundan aldı. Agger, iş ahlâkı olan bir oyuncuydu. Arzu etse kronik sakatlıklarına rağmen fâhiş sözleşmelere imza atabilirdi ama o vücudunun artık pozisyonel yeterlilikleri sağlayacak düzeyde olmadığını biliyor ve ona çok ihtiyâcı olan Brondby'e 4m€ bedelle geri dönüyordu.
Agger, şahsî yıllık kazancı özelinde dev sözleşmelere sırt çevirse de transferi için, Liverpool'a ödenen 4m€ Brondby için çok yüksek bir rakamdı. Hatta garip bir tesadüftür ki Brondby târihinin en pahalı satışı da en pahalı transferi de ortak bir isimdir, Daniel Agger. Brondby taraftarları, altyapılarından yetişmiş ve Avrupa'nın en kaliteli stoperleri arasında olan bir ismi 30 yaşında yeniden kadrosuna kattıkları için mutluydu. Fakat sıkı bir realist olan Agger, futbola devâm edebilecek fiziksel güce ve dirence sahip olmadığının farkındaydı. Nitekim 2015'te oynanan bir Kopenhag maçı öncesinde, sakatlıklarını tolere etmek için çok sayıda ilaç kullanan Agger, maça yarı baygın çıkmış ve vücudu sadece 29 dakika dayanabilmiştir. Bu olayla, Brondby maçı(3-1), Agger ise kendisine ve sağlığına olan inancını kaybetmiştir. Bu tatsız hâdiseden yalnızca 1 sezon sonra Daniel Agger, üstelik ismi Fenerbahçe ile anılırken futbolu 31 yaşında bırakma kararı almıştır. 2016 yazında Agger'in Fenerbahçe'ye transferi gerçekleşseydi, stoperde partneri, bir başka Danimarkalı Simon Kjaer olacaktı. Fenerbahçe aynı yaz, Agger'in Liverpool'dan eski takım arkadaşı Martin Skrtel'i transfer etti.
-Son
Agger, The Guardian'a verdiği bir röportajda, belki benim kariyer öyküm, diğer oyuncuların daha kontrollü ilaç almasını sağlar diyerek kariyeri boyunca çok yüksek dozlarda Antiinflamatuvar (ödem) ilaçlar kullandığını, genç oyuncuların bundan sakınması gerektiğini vurgulamıştır. Agger, zarâfetten ziyâde fiziksellik temelli İskandinav futbolunda, bir defans oyuncusu olmasına rağmen tekniğiyle öne çıkmış bir isimdi. Sakatlıklar, serüveninin çok erken bitmesine neden olsa da Agger akıllarda dâima liderliği, tekniği ve kalitesiyle kalacak.
Yorumlar
Yorum Gönder